Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar
Bu deyimle yalanı parlatır ve ovarlar
Bizim Doğrucu Davut bir köyde yaşıyordu
Doğrucu ünvanını şerefle taşıyordu
Elli köye yayılır Davut’un dürüst namı
Şeytan duyup kıskanır bizim doğru adamı
Kendi kendine sorar bu adam bu asırda
Hiç yalan söylememiş tezgâh kurayım dur da
Bütün köylüler görsün yalan söyleyecek mi
Şu Doğrucu Davut’um söylemem diyecek mi
Ağustos sıcağında Davut tarladan gelir
Nerdeyse bayılacak su içerse düzelir
Adam zorca yetişir köyünün çeşmesine
Şeytan hazırlık yapıp binecek ensesine
Katır kılığındadır tezgâh kuracak şeytan
Davut su içer iken suya gelir yavaştan
Çeşme borularından birine kafa sokar
Bunu gören Davut’sa hayret içinde bakar
Katırın önce kafa sonra girer tamamı
Davut elin ısırır yoksa bu bir rüyamı
Adamın eli acır değildir asla rüya
Katır borudan çıkar tezgâh kurmuştur güya
Köy meydanına doğru Davut koşar bağırır
Köylülerin hepsini etrafına çağırır
Ahaliye gördüğü hadiseyi anlatır
Boruya hiç girer mi koskocaman bir katır
Adam hiç söylememiş doğuştan beri yalan
Koskoca bir katır da boruya girmez ulan
O halde yaşlı Davut kafayı hepten yemiş
Birisi karakola hemen söyleyin demiş
Jandarmalar Davut’u götürür karakola
Başgedikli haykırır “Ulan moruk hayrola”
Komutan Doğrucu’yu dinler der “Ne alakâ”
Askere emir verir getirirler falaka
Defalarca Davut’u döverek bayıltırlar
Bayıldıkça bir kova su döküp ayıltırlar
Ayıldıkça sorulur ne görmüştün sorusu
Davut’un tek cevabı katır ve su borusu
Yedinci ayılışta şeytan Davut’a der ki
Her zaman doğru sökmez yalan söyle yeter ki
Ölüm tehlikesinde yalan söylemek helâl
“Rüyamda görmüştüm” de seni çözeler derhal
Davut bir düşünür ki bu gidişle ölecek
Mecbur yalan demeye Allah bunu bilecek
Başgedikliye dönüp “Rüyada görmüştüm” der
Başgedikli muzaffer edasıyla gülümser
“Hadi moruk evine sakın kafaya takma
Boşuna dememişler dayak cennetten çıkma”
Dayak/cennet lafını hangi zibidi demiş
Bunu kim demiş ise çok önemli halt yemiş
Davut yıllar boyunca uğramaz hiç çeşmeye
Çünkü niyeti yoktur acıları deşmeye
Yine bir yaz gününde ağzı burnu kurumuş
Çeşmeye yaklaşınca kulda yürek erimiş
Korka korka çeşmeye yetişmiş su içmeye
Şeytanın niyeti yok bu işten vazgeçmeye
Melun diğer borudan kafasını çıkartır
Zavallı Doğrucu’yu son deminde çökertir
Davut katıra şöyle bakar hayıflanarak
Seslenir “Ulan katır ulan seni dört ayak”
“Ordasın dedim diye bana kan kusturdular
Artık diyemiyorum Doğru’yu susturdular”
FİKRET OĞUZTÜRK