turkkahvesiforum
turkkahvesiforum
turkkahvesiforum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

turkkahvesiforum

hobby ve paylaşım
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» ordudan bir kaç kare
ERMENİNAME EmptyPerş. Şub. 25, 2010 12:31 am tarafından orkum

» En son kar manzaraları
ERMENİNAME EmptyPtsi Şub. 08, 2010 9:43 am tarafından sahrap

» Kızıma ördüğüm bere
ERMENİNAME EmptyPaz Şub. 07, 2010 1:23 am tarafından sahrap

» Yaylada kış
ERMENİNAME EmptyCuma Şub. 05, 2010 1:13 am tarafından dagli

» Çanakkalede kar manzaraları
ERMENİNAME EmptyÇarş. Şub. 03, 2010 5:29 pm tarafından sahrap

» ARAYIP SORMAM SENİ
ERMENİNAME EmptyPaz Kas. 08, 2009 6:17 pm tarafından dj-efs-yak

» BİLİRSİN YÜZÜM TUTMAZ
ERMENİNAME EmptyPaz Kas. 08, 2009 6:15 pm tarafından dj-efs-yak

» ''MÜSLÜMAN'A HARAM'' ÇEŞMESİ
ERMENİNAME EmptyPaz Kas. 08, 2009 6:11 pm tarafından dj-efs-yak

» FARE KAPANI HiKAYESi
ERMENİNAME EmptyPaz Kas. 08, 2009 6:07 pm tarafından dj-efs-yak

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Ortaklar
bedava forum
Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
TakvimTakvim
Forum

 

 ERMENİNAME

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
hiddeti




Mesaj Sayısı : 94
Reputation : -1
Kayıt tarihi : 15/07/09

ERMENİNAME Empty
MesajKonu: ERMENİNAME   ERMENİNAME EmptyPerş. Tem. 16, 2009 12:21 am

Yeter ki eline fırsat geçmesin
İnsanlığı Dar’a çeker Ermeni
Mümkün mü Müslüman kanı içmesin
Zevkle oluk oluk döker Ermeni

Daha kesilmemiş bebe memeden
Rahat etmez bebek eti yemeden
İhtiyar çocuk ve kadın demeden
Bıçakla gırtlağa çöker Ermenİ

Şerefsiz Avrupa bekler pusuda
Yanında A.B.D. orospusu da
İnsanlık denilen dupduru suda
Necaset misâli akar Ermeni

Varlığını bize borçlu bu itler
Tarihe bir bakın hep parazitler
İnsanı yakarak rezil Yezitler
Karşısına geçip bakar Ermeni

Zulüm adaleti Haç’a gererek
Hamile kadını yere sererek
Erkek mi dişi mi bahse girerek
Karnından cenini söker Ermeni

Osmanlı devrinde boyun eğerek
Adam edildiler hilat giyerek
Kazıklı Voyvodo pirim diyerek
İnsanı kazığa çakar Ermeni

Hiç kulak verilmez mazlum sesine
Zulüm hakim olur her gecesine
İnsanlık düşmanı vahşicesine
Bebeği kancaya takar Ermeni

Küçücük kızları dağa kaldırıp
Tecavüz ederken namaz kıldırıp
Müslüman Türkleri hana doldurup
Bağırta çağırta yakar Ermeni

Bastığı toprakta ölüm kol gezer
Gideceği yolu kan ile çizer
Diri diri insan derisi yüzer
Vücuduna tuzu eker Ermeni

İnsanın böğründe cepler açarak
Ellerini sokar dehşet saçarak
Ilgıt ılgıt akan kandan içerek
Elini yüzünü yıkar Ermeni

Müslüman görünce çatıp kaşını
Vahşice keserek bebek başını
Ana memesine dayayışını
Seyrederek halay çeker Ermeni

Tarih meydanında bozuktur kanı
Kancıklık kalleşlik bilinen sanı
Bir kere koynuna alan insanı
Engerek misâli sokar Ermeni

İt desem itlere hakaret olur
Alışmış mutlaka bir kucak bulur
Toprak diye Türkün şeyini alır
Ondan da çabucak bıkar Ermeni

Zulüm makinesi Haç’tır timsâli
Karşısına çıkınca kendi emsâli
Ödü kopar korkak tavuk misâli
Zibillikte pislik keker Ermeni

HİDDETÎ’yim kinle doluyum dolu
Tek bir cephe olmuş gavurun dölü
Doğunun tikeni Batı’nın GÜLü
Bizim eşekteki zeker Ermeni

FİKRET OĞUZTÜRK
şiirin hikayesi:

Ermeni Vahşeti(1)

Bir millet düşünün tarihleri boyunca yalnız Türklerin hakimiyeti altında rahat edebilmiş, hayatlarının mutlu ve en müreffeh dönemlerini, en adaletli asırlarını, katliamlara uğramadan yaşadıkları tek zaman dilimini Türklere borçlu olsunlar. Mezhep farklılıklarından dolayı Bizanslılarca İnim inimi inletilirken Türkler tarafından kurtarılmış olsunlar. Ayrı kiliselerine dahi Türkler sayesinde sahip olsunlar. Bir çok sanatkarları baş tacı edilmiş ve tamamına sadık topluluğumuz denilmiş olsun. Askere giden Müslümanların namusunu dahi güvenerek teslim ettiği bir toplum olsun. Bu topluluk aynı zamanda devletin müsamahası sayesinde ülkenin en zengin topluluğu haline getirilsin. Bu topluluktan bir çok kişi milletvekili, Paşa, Padişah Danışmanı, Bakan, Genel Müdür ve daha nice devlet üst görevlerine getirilmiş olsun. İşte aklımıza gelen ve kaynaklara dahi bakmadan Ermenilere bizim reva gördüklerimizden kısa kısa bilgiler. Ya Ermenilerin bize reva gördükleri? Okuyacağınız zulüm, katliam, işkence ve vahşet sahnelerinden sonra acaba Ermenilere hangi sıfatı layık göreceksiniz. Ben Hıristiyan devletlerin çakalı, maşası, oyuncağı, hain ve kancık sıfatlarını aklıma getirebildim. Tarih boyu ihanetlerinden başka bir şeylerini görmediğimiz de eklemek zorundayım. Tırnak içinde olsa da çok çok az sayıda Ermenileri tenzih ederek buyurun kancıkların bizlere yaşattıkları tablolara. Ve bizim onlara yaptıklarımıza:
“2. Gagik devletsiz kalan Ermenilerin 1042’de başına geçerek, Kars ve yörelerini yeniden ele geçirebilmek için, Kayseri’de Bizanslı kıyımına girişti. İmparator 9. Konstantin(1042-1055) sert tedbirler alarak Ani(bugünkü Kemah ilçemiz) ’yi ele geçirdi. Rum rahiplerinden aç gözlü bir topluluk Ani Krallığı içindeki zengin piskoposhaneleri, manastırları ve gelir getiren mülkleri ele geçirdiler. Ortodoks Monophysitler Ermenilere karşı zulümler yaptılar.”
“2. Gagik’in isyanı üzerine Kars ve hatta Van Bölgesi Ermeni hanedanlarının bütün soyları katliama tabi tutularak yok edilmiş ve onlara ait bütün malikaneler adeta ellerinden koparılmıştı. Ermenileri Tehcir’le mezheplerinden koparamayan Bizanslılar, Ermeni Kilisesi’ni ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bu sebeple dini katliamlar uygulandı. Bagratuni ve Ardzruni sülalelerinin hepsi ortadan kaldırıldı.
“Bizans Ermeni soykırımında zehir ve demiri kullandı. Savunmasız kalan halkı ağır vergilere bağladılar. Ermenistan bu felaketler içinde kahrolurken, Ermeniler, Senekherim’in ülkenin içine soktuğu Bizanslıların katliamlarıyla tükeniyorlardı… Bizanslıların yaptıklarına karşılık Ermeniler, Selçukluları bir kurtarıcı olarak görüyorlardı. Karşılaştıkları hoşgörü ve adil davranışlarından dolayı, Ermeni Bogusag Ailesi’nin bütün fertleri İslamiyeti kabul edip, Alparslan’dan Siverek tarafında oturma izini aldılar.”
“Fatih Sultan Mehmet Han, Bursa Ermeni Piskopusu Ovakim’i beraberinde birçok aileler olduğu halde İstanbul’a getirtti. Bunlar arasında papazlar, sanatkarlar, mimar, çiftçi ve tüccarlar vardı. Sultan, bunların sadakat ve bağlılıklarından emin olduğundan, şehrin en önemli yerlerine yerleştirdi. Günden güne sayıları artan Ermenilere, Samatya semtinde Sulu Manastır Kilisesi verildi. Sultan Mehmet, İstanbul’da ve Anadolu’da bulunan diğer Hıristiyan kiliselerinden ayrı ve bağımsız olarak Bursa’dan getirttiği şahsi dostu Ovakim’i, buyurduğu bir fermanla 1461’de Ermeni Cemaati’nin Patriği olarak tanıdı. Ermeniler bu suretle dini ibadetlerini adil ve merhametli Osmanlı sultanı’nın Başkent’inde yerine getirmeye başladılar.”
“Osmanlı Devleti, Ermenilerin temel haklarının sağlanması amacıyla, 24 Mayıs 1860’da (Ermeni Meclisi Umumi-i Millisi) adı altında bir meclis kurmalarına izin verdi. Yedikule ermeni Hastanesi’ne, Hasköy Yetimler Evi’ne ve diğer Ermeni kuruluşlarına verilen resmi ödenek, Patrikhane’nin yıllık açığına karşılık verilen paralar, Devlet’in bir lütfuydu.”(1)
Haçlı Seferleri sırasında Haçlıların bir türlü düşüremediği muhkem Antakya Kalesi’ni, Firuz isminde Bir Ermeni dönmesinin, kale burçlarından gece yarısı sarkıttığı ipler sayesinde düşürülmesini sağlayarak tarihte eşine az rastlanır katliama neden olmuştu. Bu örneğe benzer Ermenilerin kancıklığının tarihin derinliklerinden beri var olduğunu bazı olaylarla gösterelim:
“Harun Reşid döneminden önce fethedilmiş olan Ermenistan’da zaman zaman karışıklıklar çıkıyor; Ermeniler, hukuklarına razı olmayarak katliamlarda bulunuyorlardı. Bu katliamların en büyüğü, Hicrî 183. senede(Miladî 9. asrın başları) Ermeni Hazer’in başlattığı ve yüz bin kadar Müslümanın katledildiği jenosit hareketidir. Bu katliam sırasında, sadece öldürmekle kalınmamış, asırlarca unutulmayan işkence yöntemlerini Müslüman kadın ve çocuklarına uygulamışlardır.”(2)
birinci Dünya Savaşı sonunda Peygamberimizin mübarek mezarının bulunduğu Medine Şehiri uzunca bir süre İngiliz ve işbirlikçi Araplara karşı müdafaa edilir. Mondoros Antlaşması gereği 500 subay ve 6.000 askerimiz teslim olurlar. Mısır’a esir olarak götürülen bu insanlarımızın yaşadıkları zulüm bir kaynakta şöyle nakledilmektedir:
“İlk kafileler Kızıl Deniz kıyısına 19 günde ulaşır. Yol boyunca karşılaşılan çetin şartlar altında birçok askerimiz ağır hastalıklara yakalanır. Sağ kalanlar ömür boyu bu hastalıkların izini taşıyacaklardır. Yolculuk Kahire’deki Tura Esir Kampı’nda sona erer. Bu esir kampında insanlık tarihinin en feci hadiseleri ceryan eder. Ermeni doktorlar, iklim şartları yüzünden gözleri kızaran Mehmetçikleri gruplar halinde hastaneye sevke ederek gözlerini oyarlar. İngilizler bu vahşet karşısında seslerini çıkarmazlar. Onlar maşa kullanmakta ustadırlar. Mehmetçiği Arap Yarımadası’nda Araplara sırtından vurdurmuşlardır. Tura Esir Kampı’nda Mehmetçiğin gözlerini Ermenilere oydurmuşlardır.”
“Medine’yi şanla şerefle müdafaa eden bu Mehmetçikler gözleri oyulduktan sonra otuzar kırkar kişilik gruplar halinde birbirlerine tutunarak Kamp’ın içinde sürüklenip duracaklardır. Artık kararmış dünyaları içine hapsettikleri memleket bitmeden çoğu ıstırap içinde hayata veda edecektir.”(3)
Medine’de destan yazan bu yiğit insanlar ve diğer Ortadoğu cephelerinde İngilizlere esir düşen Osmanlı askerlerine İngilizlerin yaptığı zulümden bir kesit ise kaynaklarda şöyle yer almaktadır:
“İngilizler Birinci Dünya savaşı’nda, Doğu Cephesi’nde ele geçirdikleri esirleri Mısır’da büyük kamplarda toplamışlardı. Bu Müslümanlara zorla, büyük havuzlarda banyo yaptırmışlardır. Bu havuzların suyuna Göztaşı(Bakırsülfat) karıştırmışlar ve memleketlerine dönen bu esirlerin gözleri daha sonra kör olmuştur.”(4)
Sürekli İngiliz, Rus ve Fransızların tezgâhladığı Osmanlı’yı yıkma ve yıpratma oyunlarında Ermeniler, Ermenistan hayâliyle isyan ettirilerek piyon olarak kullanıldılar. Bazı şerefi kıtların bu ülkede durup dururken Ermenileri bizim katlettiğimiz hırıldamalarını mantığı yoktur. Romancı seviyesindeki bu YAMUK’ların iddialarına ben bir cevap veriyorum. Cevabım bu şerefsizlere soru şeklinde:

ÜÇ DÖRT ASIR EVVEL OSMANLI İSTESEYDİ YER YÜZÜNDE BİR TEK BİR ERMENİ BIRAKMAZDI. NEDEN BU GÜCÜNÜ KULLANARAK ERMENİLERİ KATLETMEDİLER DE 19. ASRIN SONLARIYLA 20 ASRIN BAŞLARINDA BÖYLE BİR KATLİAM YAPTILAR? OSMANLI SİZLER KADAR GERİ ZEKALI MIYDI YOKSA! BU TOPRAKLARDA RUM, YAHUDİ, YEZİDÎ VE SÜRYANİLER NEDEN KATLEDİLMEDİLER?

Mutkili Musa Bey isminde bir şahsın Muşlu bir Ermeni papazının kız kardeşini kaçırması dahi Ermenilerin Avrupa’ya davetiye çıkarmalarına neden olmuştur. Erzurum’da ufak bir isyan çıkarma girişiminde bulundular.
“Erzurum ayaklanması ve Musa Bey olayı ile Avrupa’da istenilen sonuçlar alınamadığı için, Hınçak Komitesi, Hamparsum Boyacıyan, Harutyun Cangülyan ve Mihran Damadian adındaki komitecilerin sevk ve idaresinde (Kumkapı Nümayişi) ni düzenledi. Hareket hem Babıali’ye, hem de Ermeni milletinin çıkarlarını korumadığına inandıkları Patrik Aşıkyan’a karşı yapılacaktı. 1890 Temmuz’unda komiteciler kilisede bildiri okuduktan sonra Patrikhane’ye giderek Patrik Aşıkyan’ı zorla Yıldız Sarayı’na yürümeye ikna ettiler. Arabaları yolda jandarma tarafından çevrilen komiteciler silahla karşılık verdiler. İsyan hareketi daha fazla büyümeden önlenebildi.”
“Hınçak Komitesi, olaylara katılmayan ve Hükümet yanlısı kabul ettikleri Ermenilere de suikast düzenleye başladı. İstanbul’da Avukat Haçik, 15 yaşındaki Armenak adında bir Ermeni tarafından öldürüldü. Gedikpaşa Kilisesi Vaizi Dacat Vartabet suikast sonucu parçalandı. Komite tarafından kura çekilerek görevlendirilen Diyarbakırlı Agop vasıtasıyla 25 Mart 1894’te Patrik Aşıkyan’a suikast yapıldı. Agop’un tabancasının bozuk olaması sebebiyle Patrik canını kurtarabildi. 10 Mayıs 1894’te Patrikhane Başmütercimanı banker Simon Maksut da komitenin suikastından sağ kurtuldu.”
“Hınçak Komitecileri, Ermenileri sokağa dökerek organize ettikleri büyük çaplı ve kanlı olaylardan biri de 30 Eylül 1895’teki (Babıali Gösterisi) dir. İstanbul Jandarma Alay Meclisi Üyesi Binbaşı Server Bey ve sivil halktan çok sayıda insanın öldürüldüğü bu olayı Hükümet Kuvvetleri üç günde yatıştırabildiler.”
“…Taşnak Komitecileri, 1896 yılında İstanbul’da kurulan Yıldırım ve Kurban Komitecileri’yle birlikte (Osmanlı Bankası) na saldırı yapılması ve aynı anda Ermenilerin oturduğu mahallelerde harekete geçilmesini kararlaştırdı. Baskın eylemini organize etmek üzere Kafkasya’dan üç Komite lideri İstanbul’a geldi. Karekin Pastırmacıyan da Atina’dan gelen ihtilâlcilerdendi. 14 Ağustos 1896’da bombalarla saldıran Komiteciler bankayı işkal eylemini gerçekleştirdiler.”
“Komiteciler yabancı sermaye ile kurulan bu bankayı basmakla, Avrupa’yı Ermeni meselesine müdahaleye mecbur edeceklerini sanıyorlardı. Hükümet Kuvvetleri’nin tedbirlerine rağmen bombaların ve silahların tesirinden, 120 jandarma ölmüş, 25 kadarı da yaralanmıştı. Silahsız halktan ölü ve yaralıların sayısı tespit edilememişti. Rus pasaportuyla gelip baskını idare edenler, Fransızlar ve Rusların yardımıyla kaçmayı başardılar.”
“1904 Nisan’ında Ermeni isyanları Sasun tepelerinden ve Muş Ovası’ndan Van’a kadar yayıldı. 13 Nisan’da Hükümet bunların üzerine askeri harekât düzenledi. Muş Bölgesi’nde sıkıştırılan Ermeniler, yabancı devletlerin konsolosları aracılığıyla serbest bırakıldı. Bu arada dış basın, Ermenilerin marifetiyle, Türklerin Ermenilere zulüm ve vahşetler konusunda abartmalı haberler yayıyordu. Oysa, gerçek hiç de öyle değildi ve Ermenilerin kendi yayınlarına göre, çarpışmalarda 932-1132 kadar Türk öldürülmüş, sadece 19 Ermeni ölmüştü.”
“2. Abdülhamid’e tabanca ile suikast teşebbüsünün başarılamaması üzerine, 21 Temmuz 1905 Cuma günü Taşnak Komitecileri yeni bir teşebbüse geçtiler. Padişah camiden çıkarken saatli bomba patlattılar. 2. Abdülhamid, Şeyhülislam ile konuşmasını uzatınca suikasttan sağ kurtuldu. Sultan, soruşturma sonucu yakalanan suikastçıları affetme olgunluğunu da gösterdi. Ermeni kaynakları bu olay için, (Taşnaksutyun’un görkemli, fakat faydasız teşebbüslerinden biriydi. Başarısı Ermeni davasına bir fayda getirmezdi. Başarısızlığı herhalde halkımızı büyük bir felaketten kurtarmıştır.) değerlendirmesini yaptılar.”(5)
Abdülhamid Han’a yapılan bu saatli bomba suikastını gerçekleştiren Ermeni militanlarına methiye dizenler de olmuştur. Okullarımızda göklere çıkarılan ve oğlu Amerika’da papazlık yapan Tevfik Fikret(ki aynı ismi taşımaktan utanç duyuyorum) bu militanlar için (Şanlı Avcı) tanımlamasını kullandığı şiirinde hedeflerini tutturamamış olmalarının üzüntüsünü dile getirmiştir.


1-ADANA’DA ERMENİLERİN YAPTIKLARI KATLİAMLAR VE FRANSIZ ERMENİ İLİŞKİLERİ (Yusuf Ziya BİLDİRİCİ)
2-ABBASİLER DÖNEMİ (Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA)
3-BATI’NIN DARAĞACINDA İSYAN (Recep Şükrü APUHAN)
4-CEVAB VEREMEDİ (Diya-ül Kulüp) (Harputlu İshak EFENDİ)
5-ADANA’DA ERMENİLERİN YAPTIKLARI KATLİAMLAR VE FRANSIZ ERMENİ İLİŞKİLERİ (Yusuf Ziya BİLDİRİCİ)


FİKRET OĞUZTÜRK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ERMENİNAME
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
turkkahvesiforum :: ŞİİR - EDEBİYAT - FIKRA :: ŞİİRLER :: Sizin Şiirleriniz :: HİDDETÎ ( Fikret OĞUZTÜRK )-
Buraya geçin: