Bir gün sonranın gazetelerinde, jandarmanın sıktığı mermi adedinin 7.500'den fazla olduğu ve cezaevi içinde mahkûmların sıktığı 700'den fazla boş mermi kovanı toplandığını yazıyordu. Evet bizim üzerimize sıkılan 700'den fazla mermi. Ne hikmetse isyandan sonra ne bir tabanca bulunmuştu, ne de bir dolu mermi. Adeta silahlar buharlaşmıştı.
Gündüz saat 13 sularında bizleri tek tek idareye ifade vermek için çağırdılar. Bunun basit bir cezaevi idaresinin numarası olduğunu biliyorduk. Bizleri de başka cezaevlerine süreceklerdi. Savcımız sağ olsun. Eğer biz bu cezaevinde olmasaydık böyle bir isyan çıkar mıydı? Sol grup kime saldıracaktı? O halde biz de suçluyduk. 16 kişi Bursa Cezaevi’ne, biz 25 kişi ise Kocaeli Cezaevi’ne sürüldük.
1- Hiç alet yapma alışkanlığımız olmadığı halde iki adet karavana sapını isyandan bir gün önce bir metreden uzun şiş yaparak, isyan başlangıcında önlerine döşekleri siper ederek koğuşa girmek isteyenlerin önlenmesi acaba mucize değil de ne ile ifade edilebilir? Bir gün önce bu şişler tesadüfen yapılmamış olsaydı, 2700 gözü dönmüş mahkûm 41 kişilik koğuşa girecekti ki bu, 41’inin de parçalanarak öldürülmesi demekti.
2- Silahlar neden isyan başlarken piyasaya çıkmamıştı? buna ne vesile olmuştu? bilemiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki, silahlar isyan başında piyasada olsaydı, koğuş kapısından ateş ede ede son kişi de katledilene kadar devam ederlerdi. Silahların sonradan piyasaya çıkması Allah’ın bir yardımı değilse, acaba nedir?
3- Dört metre yükseklikten 5-6 kişi ateş ederken, 200 metre karelik havalandırmada 41 insan koşuşuyor. Yarısı koğuşa koşarak girerken, diğer yarısı koğuş kapısı sanarak revirin kilitli kapısına yani ateşedilen yerin altına koşuyorlar, durumu farkedince tekrar koğuş kapısına yöneliyorlar. böyle bir hengâmede normalde bir çok ölü ve yaralının olması gerekirken, sadece ve sadece iki hafif yaralı oluyor. Onlar da tıbbi müdahaleye gerek duyulmayacak kadar hafif sıyrıklar. İşte Allah esirgerse böyle esirgiyor.
4- Koğuş kapısından içeri sallayıp tutuşturdukları, üç mutfak tüpünden en az birisi kapalı olsa, beş on dakika sonra infilak edip, onun patlamasıyla aynı anda açık tüplerin de patlayacağı ve koğuşun başımıza kepeceği aşikârdır. Üç tüpünde açık olarak atılması ve bu tüplerin yanarak kapı girişini tıkaması, silahlar piyasaya çıktığında bu ateşten dolayı koğuşa girilememesi bir mucize değilse birileri bana mucizeyi anlatsınlar.
Evet, 14 bölüm halinde yazdığım isyanı okudunuz. Bizler ise yaşadık ve yaşadıklarımızın yanında inanın devede kulak mesabesinde. Ne için? Teoride ve niyette ülkemiz ve halkımız için. Feda olsun. Lakin ağrıma gidiyor. Bir türlü hazmedemiyorum. 12 Eylül sabahı “Çağrımız İslam’da Dirilişedir”, “Kanımız Aksa Da Zafer İslam’ın” noktasındaki devasa bir davanın, ne idüğü belirsiz birisi tarafından genel merkezinde 7 yıldır fahri imamlık yapan kişiyi yaka paça attırma noktasına gelmesini…
SON