Akıl almaz vahşetlerin olması Selçuklu Türkleri ve başlarındaki 1. Kılıç Arslan’ın adeta akıllarını baştan almıştı. Ölümüne saldırıyorlardı. Toru ropu 15 bin kişiden meydana gelen Kılıç Arslan’ın ordusu yüz binlerle ifade edilen üstelik çoğunluğu zırhlı olan Haçlı sürülerine adeta intihar saldırıları yapıyorlardı. Haçlıların sığındıkları Kserigord Kalesi’ni muhasara edip Haçlılara göz açtırmayan Kılıç Arslan kalenin suyunu kesiyor Haçlılar susuzluklarını gidermek için at ve eşek kanı içmek zorunda kalıyorlardı. Haçlıların kumandanı Reyno bir bahaneyle çıktığı kaleden hayran kaldığı Türklerin dini İslamiyet’e geçiyordu.
Pierre Lermit ve serseri topluluğuna büyük darbeler indiriliyor ve 60 bin Haçlı eşkıyası savaş meydanında can veriyordu. Pierre Lermit birkaç adamıyla kapağı İstanbul’a atıyordu.(
Bize bu ve benzeri bilgileri aktaran Fransız tarihçi Deguignes şöyle devam etmektedir:
(Bu aynı tarzda daha bir çok savaşların başlangıcı olmuştu. Bu savaş Fransa’ya bir milyon insana mal olmuştur. Türkler bu Haçlı kalabalığını Anadolu’da yok etmişlerdi. Kılıç Arslan’ın cesareti, atılganlığı, savaş kabiliyeti sayesinde yok etmeyi başardığı….)
Haçlılar bir seferinde Kılıç Arslan’ın ordusuna 4 bin kayıp verdirince bir daha karşılarına çıkamayacağını sanmışlar fakat 24 saat geçmeden bu yiğit insan ve yiğitler topluluğu Haçlıların karşısına dikilivermişlerdi. Haçlılara ise sadece aptal aptal bakmak kalmıştı. Deuignes’ten devamla:
(20 bin piyade ve 500 atlıdan oluşan Haçlı birliği karargâhtan çıktığında 3 mil yol almadan Kılıç Arslan üzerlerine saldırarak bunları dağıtıp perişan etti. Peşlerini bırakmadı. Rast geldiğini öyle öldürdü ki, bunlardan pek azı kaçabildi. Gotie, Sanzavuar, Renold Döbre, Fuluk Dorlean savaş alanında ölü düştüler. Gotie Dö Bretoy, Godefruva Burel Helenepolis karargahına gelebildiler. Türkler de buraya onlarla birlikte girdiler. Dövüş yeniden şiddetle başladı. Haçlıların hepsi kılıçtan geçirildi. Türkler yalnız çocuklarla kadınlara, genç kızlara ve rahiplere ilişmediler.)
Evet çocuklarını şişlerde kızartıp kazanlarda haşlayarak yiyen insanların çocuklarına ve kadınlar ilişmemek. Ancak bizim ecdadımıza has bir haslettir. Çocuklarının acılarını Terme dolaylarında karargâh kuran 15 bin Danimarkalıyı imha etmekle çıkardılar.
Eskişehir civarında bozguna uğrayan Kılıç Arslan’ın yardımına gelen 10 bin kişiye söylediği şu sözler Haçlılarla Selçukluların hangi şartlarda savaştığını göstermektedir:
(Siz deli misiniz? Siz henüz Frankların kuvvet ve cesaretlerini görmediniz. Biz onları mağlup ve birbirlerine bağlamayı düşünüyorduk. Fakat bu kadar sayısız, müthiş silahlara, parıldayan mızraklara, miğfer ve zırhlara sahip ve ölümden korkmadan ilerleyen insanları gördükten, kana susamış hayvanlar gibi saldırışlarını, esir almadan herkesi öldürdüklerini, dağ, tepe ve ovaları doldurduklarını müşahade ettikten sonra ne yapılabilirdi? Bütün milletler bizim oklardan titrer; fakat onlar zırhları içinde oklarımıza aldırış etmeden saflarımıza sokuluyor; oklarımız onlara tesir etmiyordu. İşte pek çok ölü verdikten sonra bu kadar kaldık. Kimse onlara mukavemet edemez ve zulümlerine dayanamaz.)
Velhasıl 1. Haçlı Seferi’nde kralı, keşişi, kontu, şövalyesi ve bir sürü serserisiyle 600 bin kişilik bir kuvvet halinde 1096 yılında Avrupa’dan hareket etmiş, 1097 yılı başında Anadolu’ya ayak basmışlar, 1. Kılıç Arslan tarafından türlü namüsait şartlara rağmen, gerilla harbiyle bu kuduz Haçlı sürüsünün 500 bin kişisi Anadolu’ya gömülmüş, ancak 100 bin kişi ile Kudüs istikametinde yola düzülmüşlerdir! ..(9)
Bir Haçlı yazarı ise Selçuklular için şunları söylüyordu:
(Türklerin metanet, kahramanlık ve savaş kabiliyetlerini kim tasvir edebilir? Eğer onlar Hıristiyan olsalardı şüphesiz kudret, cesaret ve muharebe ilminde kimse onlara musavi olamazdı.) (10)
Haçlılar Antakya’yı kuşatırlar, kuşatma esnasında Haçlılar Türk kumandanı Gür Buğa’ya elçi gönderirler. Haçlı elçisinin Gür Buğa’ya (Size Hıristiyan memleketlerinden çekilmenizi teklif ediyoruz.) demesi üzerine Gür Buğa’dan şu cevabı alır (Tanrınız ve dininiz bizi alakadar etmez. Bu talepleriniz hayret edilecek bir şeydir. Zira biz bu toprakları sizden değil kadınlaşmış milletlerden(Rumlardan) aldık. Efendinize söyleyiniz; Türk olmayı ve dininizi terk etmeyi istiyor musunuz? Bunu yaparsanız buralarda kalırsınız; size atlar ve şehirler veririz; bizim gibi süvari olursunuz ve daima dost kalırız. Aksi taktirde sizleri zincire vurup Horasan’a sevk eder veya öldürürüz.) (11)
(
Selçuklular Zamanında Türkiye (Prof. Dr. Osman Turan)
(9) Yalan Söyleyen Tarih Utansın (Mustafa Müftüoğlu) 3. Cilt
(10) Selçuklular Zamanında Türkiye (Prof. Dr. Osman Turan)
(11) Doğuanadolu Türk Devletleri Tarihi (Prof. Dr. Osman Turan)
FİKRET OĞUZTÜRK