Ermeni Vahşeti(6)
Tarih boyunca Emeniler Rus, İngiliz, Fransız ve Amerika gibi devletlerin çakallığını yapmışlardır. Çakal ruhlu Ermeniler, 20. yüzyılın başlarında ve yaşadığımız şu zamanda Kürtleri çakal olarak kullanmak istemektedirler. Bütün çabalarına rağmen Kürtleri çakal yapamamışlardır(Kendileri gibi A.B.D. ve tüm Avrupa devletlerine sadık köpeklik yapan P.K.K. hariç) . Kürtler Ermeniler gibi tarihi çakallıklarla dolu olmadığı gibi, çakalın çakalı da olmaz. Ermeni isyanının çıktığı sıralar İngilizler, Rus ve ermeni ileri gelenleri bazı sıradan insanları sanki Kürtlerin lideriymiş gibi yanlarında taşıyarak Kürtleri yanlarına çekmek istemişlerdir. Bütün çabalara rağmen bunda başarılı olamamışlardır. Iğdır’daki ermeni Kumandanlığı’nın bazı Kürt aşiretlerine gönderdiği beyanname bu niyetin delilidir. 15 Mart 1920 tarihli bu genelge şöyledir:
“Ey Kürtler! ”
“Biz Ermeniler ile Kürtler, binlerce yıllardan beri toprak ve su kardaşı ve komşu olarak yaşamışız. Türkler aramıza girmezden önce, bizim atalarımız uzun müddet kirva olmuşlardır. Hiç kimsenin ve hiçbir tarihin inkâr edemeyeceği bir gerçektir bu. Fakat, son zamanlarda Türkler dışardan gelerek, aramıza fesat tohumunu ektiler ve kurdukları tuzaklarla bizleri birbirimize düşürdüler; rahatımızı bozdular. Kendi menfaatleri için, her iki taraftan birçok suçsuz kanların dökülmesine sebep oldular.”
“Bunun için sizlere seslenerek: Yok yere kan dökülmemesini teklif ediyorum. Size son sözüm: Acele ediniz, Hükümete(Ermeni Hükümeti kastediliyor) baş vurarak itaat ediniz; menfaatinizi ayak altına almayınız. Bundan sonra ordum henüz işe başlamadan, uyuşmak üzere kendi tarafınızdan benimle konuşmak için adam göndermenizi teklif ederim. Yoksa, başlayacak bir savaşta, isteğime aykırı olarak, şiddetli davranmağa mecbur olacağım. İnanınız ki, bu hakkınızda iyi olmaz.”(1)
Genelgede (Kirva olmak) tan bahsedilmektedir. Kirve ise bütün İslam mezhep ve hiziplerinde erkeklerin sünnetiyle ilgili bir kavramdır. Hıristiyanlıkta sünnet geleneği olmadığı gibi Müslümanlar için Hıristiyan’dan Kirve olmaz. Sizin anlayacağınız bu (kirva) başlı başına bir (Zırva) . Ayrıca Ermeni kumandanının aba altından sopa göstermesi, yani genelgenin sonunda Kürtleri resmen tehdit etmesi de samimiyetsizliğin zirvesidir.
Günümüzde Fransa’daki Kürdoloji Enstitüsü harıl harıl Kürtler ve Ermenilere tarih yazmakla meşguldür. Kürtleri, binde dokuz yüz doksan dokuzu Müslüman olduğu içindir ki, hep gayrimüslim topluluklarla akraba göstermeye çalışmaktadırlar. Bunların başında da Ermeniler gelmektedir. Yaşadığımız son çeyrek asırda bunda da basbayağı başarılı olmuşlar ve PKK aracılığıyla İslami kafalara dahi Ermeni sempatisini yerleştirmişlerdir. Ermeni ASALA terör örgütünün devamından başka bir şey olmayan ermeni dostu PKK’nın Kürt halkını savunduğunu iddia ederken Kürt katliamcısı Ermenilerle bağlantılı oluşunun abesliğini gösteren bazı bilgiler sunacağım:
Erzincan’dan Erzurum’a çekilen ermeni eşkıya sürüleri, yolları üzerinde bulunana İslam köylerini, ahalisi ile birlikte mahvetmişlerdir. Kürtlerden kira ile arabacılar tutulmuştu. Bunlar Erzurum’ yaklaştıkça yollarda, Rus subayların evlerine girdikleri zamanlardan faydalanılarak, Ermeniler, bu Kürtleri öldürmeğe başlamışlar. Dışarıdaki çığlıkları işitip, yardım için dışarıya çıkan Rus subayları Kürtleri korumak için müdafaa edince, onların akıbetine kendilerinin de düşürüleceği tehdidiyle ve silahla karşılık görmüşlerdir. Bu kırgın, canavarca ve vahşetle yapılıyordu.”
“Erzurum şehrinde Rus Topçu Subayları Gazinosu’nda topçu teğmeni (Gürcü asıllı) Midivani, şöyle bir vakaya tanık olduğunu açıkça söylemiştir: (Bir ermeni, arabacılardan bir Kürdü öldürmek için vurmuş; fakat Kürt daha ölmemiş, sırt üstü düşmüş. Ermeni elindeki sopayı, can çekişen Kürdün ağzına sokmak istemiş. Dişleri kilitlenmiş olduğundan, sopayı ağzına sokamayan ermeni, Kürdü, karnını tekmeleye tekmeleye öldürmüş.) ”
“Erivan çevresinden göçüp gelmiş Kürtler, Rumlardan boşalmış Sarıkamış Oluklu, Yeni-Selim ve öteki köylere yerleşmişlerdi. Ermeni Hükümeti onlara, yerlerini bırakmalarını teklif ediyor… Nereye sığınacaklarını bilmeyen Kürtler bu köyleri, kendilerine verilen mühlet içinde terk etmediler. Ermeni Kumandanı bunu bahane ederek, bu Kürtlerin hepsini imha etti…”(1)
Ermenilere kardeş yapılmaya çalışılan Kürtlerden 1915-1918 yılları arasında yaklaşık 600.000 kişi Ermeniler tarafından katledilmiştir. Katliamın boyutu tarihi bir gerçek iken günümüzde Ermeni-Kürt kardeşliğinden utanmadan bahsedebilenler ne yazık ki aramızda yaşıyorlar. Yazımın ilerleyen satırlarında yer yer Ermenilerin Kürtlere reva gördükleri katliam ve vahşetlere rastlayacaksınız. Kürt alfabesi, Kürtçe sözlük gibi yayınları Ermeniler yayınlamakta olup birçok Kürtlerle ilgili kurumları da Ermeniler yönetmektedir. Kürtler için bunlar yapıladursun, günümüzde Beyrut Amerikan Koleji’nin duvarlarındaki haritalarda Türkiye’nin Doğu Bölgesi Ermenistan sınırları içinde gösterilmektedir. Newyork’ta basılan (globe) tipi okul haritasında ve Avrupa Topluluğunun bastırdığı haritada da aynı bölgemiz Ermenistan sınırları içine gösterilmektedir. Kürdistan diye yırtınan ermeni dostlarına duyurulur.(2)
Ermenilerin yaptıkları katliamları teferruatıyla yazmaya kalksak mübalağasız 10-15 ciltlik kitap oluşur. Diğer yazılarımızda ve bu yazıda alıntıladığımız katliam olayları adeta özetin özeti şeklinde olmuştur. Ayrıca yer kaplamaması düşüncesiyle görgü şahitlerinin ismi ve haklarındaki teferruatı vermiyorum. Şimdi görgü şahitlerinin ifadelerinden kısa kısa bilgiler:
“… Yeğenimin bir çocuğu havaya atılmış, düşerken bu cani Ermeniler tarafından kılıç darbesiyle ikiye kesilmiştir.”
“… Birbirlerine bağlanmış çıplak kadın ve erkekler ağaçlara asılmışlardı. Başları koparılmış, göğüsleri kesilmiş kadınların kucaklarında iki parçaya bölünmüş çocuklar vardı. Genç ve güzel kızlar götürülmüşler ve daha az güzel olanlarının edep yerleri yırtılarak öldürülmüşlerdir.”
“… Ruslar ve Ermeniler, erkekleri tek tek çağırarak paralarını aldıktan sonra gözlerini oymak, vücutlarında yaralar açmak veya kesilmiş kollarını karınlarına bağladıktan sonra dans ettirmek gibi işkencelerle öldürdüler. Bu iğrenç cinayetlerden sonra, kadınların bulunduğu tarafa geçtiler. Bunlardan yeni evli olanlar ve güzel genç kızları seçtiler. Genç kızları diri diri yaktılar, yeni evli kadınları ise soydular ve tecavüz ettiler. Bu Ermeniler ve Ruslar cinayetleri sırasında, kurbanlardan ikisinin hamile olduğunu görerek, bunların etrafına toplanıp, kadınların karınlarındaki çocukların cinsiyeti üzerine dört Rublelik müşterek bahse girdiler ve bu zavallıların karınlarını yardılar. Bunların erkek veya kız olup olmadıklarına baktılar. Daha sonra altı kadını ağaca astılar ve satırlar ile parçaladılar. Bana da (Sizin hak ettiğiniz budur) dediler.”
“… On gün önce düşman köyümüzü terk etti ve köye geri döndük. Gözlerimizin önünde korkunç bir sahne vardı. Köyün insan cesetleriyle inşa edildiği söylenebilirdi. Derileri yüzülmüş kadınlar, ağaçlara asılmıştı. Ermeniler ve Ruslar tarafından gözleri oyulmuş erkekler hedef tahtası olarak ağaçlara bağlanmışlar, çocuklar ise ikiye kesilmişlerdi…”
“… Tekke’de mahsur kalan bütün insanlar ise düşman tarafından canlı olarak yakıldılar.”
Çatak ilçesi Müslümanlarının, kadın ve çocuklar dahil hemen hemen yarısı Ermeniler tarafından kılıçtan geçirildiler.”
“… Saldırı üzerine şakına dönen göçmenler arabalarını ve hayvanlarını bırakarak canlarını kurtarmaya çalıştılar. 3.000’den fazla kadın ve çocuk kılıç altında can verdi.”
“1916 Şubat ayında Tfilik Karaköy Dağlarına sığınan köylüler, Huyut’a(Mutki’nin bir köyü) ulaşma çabasında idiler. Fakat bir Rus müfrezesinin saldırısına uğradılar. Yüzlerce kadın ve çocuk Rus kılıçları altında katledildi.”
FİKRET OĞUZTÜRK