Sağmalcılar cezaevi, iki dev koridordan ve bu koridorlara açılan koğuşlardan meydana gelir. Sağ ve sol grupların koğuşları ayrı koridorlardadır ve ancak isyan durumunda bir grup diğer grubun koğuşunun bulunduğu koridora geçebilir. F 101 Koğuşu mensupları pek adli mahkumların koğuşlarına gitmezler. Gitmeme nedenleri, “Zaten kader vurmuş bir de biz ideolojik propaganda alanına çevirmeyelim. Yakışık almaz.” düşüncesidir. Bu düşünce iste temelde yanlıştı ve bunun bedelini ileri bölümlerde okuyacağınız gibi ağır ödeyeceklerdi. Kendilerinin diğer koğuşlara gitmemeleri, diğer grubunsa kendi koridorlarındaki koğuşlardaki mahkumları işleyip provoke etmesinin bedelini isyanda 8 saat Şahadet-i Kelime ve Tekbir getirerek ödeyeceklerdi.
Her ne kadar F 101 Koğuşu müdavimleri diğer koğuşlara pek gitmeseler de, çoğunluğu üniversite mezunu olduğu için diğer koğuşlardan dilekçe yazdırmaya gelenler, hemşerisini görmeye gelenler veya cezaevi mescidinde namaz esnasında adli mahkumlarla temasları oluyordu. Son günlerde bilhassa cami cemaatinden adli mahkumlar, 'mahkum arasında bizlerin garibanlara işkence yaptığımız, birkaç gariban mahkumu öldürüp mazgala attığımız şeklinde bir dedikodu yapıldığını' söyleyip bizleri uyarmışlardı. Gülünüp geçilmişti. Gülünmeyecek gibi de değildi yani.
Provokasyonun Marksistlerde adeta bir bilim dalı olduğunu düşünememişlerdi. 1905 yılının Ocak ayında Papaz Georgi Gapon’un başkent Petrosgrat(Şimdiki Leningrat) ’da dindar Hıristiyanlara, elindeki dilekçeyi kiliselere yardım etmesi için Çar’ın Kışlık Sarayı’na toplu olarak gidip Çar’a vermek için 5000 kişi topladığını bilmiyorlardı galiba. Yine bilmiyorlardı ki, Kışlık Saray’a gidene kadar “Çar Babamız” telaffuzunun provokatörlerce “Allahsız Çar”a, “Kilise düşmanı Çar”a dönüşüp 5000 kişiyi saraya saldırtacaklarını, 2000 insanın delik deşik edilerek öldürüleceğini, böylece 2000 kişinin sevenlerinin Çar düşmanı olmalarının hesaplarının yapıldığını. Yıllar sonra Lenin’in metresinin Fransa’da bir gazeteyle yaptığı röportajda Lenin’in 2000 kişi katlettirdikten sonra geceyi koynunda geçirdiğini söylediğini sanırım bilmiyorlardı.